İDEALİZM, MATRİX FELSEFESİ VE MADDENİN GERÇEĞİ
Matrix felsefesini bir çoğunuz bilirsiniz.
Hem doğallığın olumsuz sonuçlarını
hemde doğal olmayanın çekiciliğini
anlatmaya çalışır.. Bu felsefenin hikaye
edilişinde insanlar uzun süren şavaşlardan
sonra bilgisayarlara boyun eğmişir.
Bilgisayarlar sisteme hakim olmuştur ve
insanları kendi çıkarkarları için
kontrol etmektedirler.
Bilgisayar robotlar insanların zihinlerini
tüplerde bağlı tutmaktadırlar.
Sistemin içinde insanlar bilgisayarlara
enerji üretebilmek amaçlı kendilerinin
farkına varmadıkları bir esaretin
içindedirler. Bilgisayarlar daha çok enerji
üretebilmeleri için insanların mutlu
olabilmelerini temin ettikleri yanılgıladan
ibaret olan illizyon ortamı
düzenlemişlerdir. Bu ortamın adı matrixtir.
Matrix in içindeki milyonlarca insan
bilemedikleri anlayamadıkları ve farkına
varamadıkları bilgisayarlara enerji üreten
birer pil olarak yaşamaktadırlar.
Kendi gerçek durumlarından habersiz,
mutluluk içinde yaşarken çok az insan bu
köleliğin farkındadır. Sadece kendilerini
belli bir bilinç seviyesine
çıkarabilenler dijital yanılsamaların
farkındadır ve sistemin dışına çıkmayı
başarmaktadırlar.
Uyanmış olan bu insanlar diğer tutsak
insanlardan farklı olarak insanlığın
içinde bulunduğu doğal durumunun
farkındadırlar. Matrix'in etkisini yıkmak için
bir direniş kuvveti oluştururlar. Bunun
bir sonucu olarak kendilerinin farkına
varan ve yok etmek isteyen
bilgisayarlardan kaçarak yaşamak zorundadırlar.
Matrix birçok değişik felsefî içerime
sahip olsa da, Neo karakterinin
özgürleştirilmesi ile Cypher karakterinin
yaptığı geriye yönelik şeçimle
kendiliğindenlik ve doğallık konusunu
ilgilendirmektedir. Felsefede neo ve
chipher, Hz İsa ve kendisini ele veren
havarisiyle sembolize edilmiştir.
Neo karakteri bir üst realiteye doğru
hareketin ve bunu başarmanın zorluk ve
acısını anlatır. Doğumundan beri Matrix'
te rahat içinde yaşamış olan Neo,
içinde buldunduğu ortamın yanılsama
olduğundan habersiz olarak var olmuştur.
Fakat daha sonra arayışları ve bilinç
seviyesinin getirdiği noktada diğer
farkındalıklı insanlarla sempatize olarak
onların yardımıyla matrixin dışına
çıkmayı başarmıştır.
Neo, zihnini bağlı bulunduğu tüpten
kurtarmayı başardıktan sonra platonun
hikayesindeki mağarasından kurtulan
mahkumun durumuna benzemektedir. O uykudan
uyanıklığa, cehaletten aydınlanmaya
geçmiştir. Ama bütün bunlar acı vermekte ve
illizyondan gerçekliğe geçişin getirdiği
zorlukları taşımakta ve gerçeği
kabullenmekte zorlanmaktadır. Cehaletten
kurtulup aydınlanması acı vericidir.
Hem fiziksel hem zihinsel hem duygusal
acılar algılamaktadır. Gözleri acır.
Çünkü bu anlamda hiç kullanmamıştır.
Gerçek acıtıcıdır. Tutsaklığı yüzünden
kasları gelişmemiştir. Olması gereken hıza
ulaşması için kaybettiği zamanı
kazanmak zorundadır. Zihinsel ve duygusal
acı algılamaları dahada yüksektir.
Diğer aydınlanmışların lideri Morpheus,
orta yaşlarda kurtulan ama belli bir
süre esaret sonucu yönlenmiş bilinci
düzeltmenin zorluğundan bahsederek Neo ya
çektiği zorluğun ve acıların nedenini
anlatır. Neo uzun bir süre gerçeği kabul
edemez. Ama sonunda yanılsama ortamının
mantığını kabul etmek
zorunda kalır. Hatta morpheus ona
"hakikatin çölüne hoş geldin" dediğinde
gerçekliğin hayalden çok daha korkunç
olduğunun farkına varır.
Neoyla daha genç yaşta kurtulmuş olan
cypher arasındaki fark felsefenin asıl
vurgulamak istediği ana fikirdir. Cypher
genç yaşta kurtulduğundan yaşamının
büyük bölümünü gerçeklik realitesinde
yaşamıştır ve illizyon ortamını çok az
deneyimlemiştir. Cypher, Neo nun tam
tersine aydınlanmış olduğu halde cehaleti
özlemektedir ve nihayet seçimini illizyon
ortamına geri dönmekten yana kullanır.
Madde cazibesine karşı koyamayarak, eski
realiteyi tekrar deneyimlemek için
bütün belleğini sildirerek
Neo yu ve diğer aydınlanmışları ispiyon
ederek illizyon ortamına bilerek geri
döner.
İllizyon ortamına geri dönüşünüde robot
Ajan Smithle gittiği bir sanal akşam
yemeğinde, Cypher seçiminin mantığını
açıklar: "Bu bifteğin var olmadığını
biliyorum. Onu ağzıma koyduğumda Matrix'in
beynime onun sulu ve lezzetli
olduğunu söylediğini biliyorum. Dokuz yıl
sonra neyin farkına vardım biliyor
musun? Cehalet mutluluktur." der.
Her ne kadar Cypher'ı seçiminden dolayı
eleştirsekte onun duygularını
anlayabildiğimiz de karşı karşıya kalmış
olduğu kendi kıyametinde gerçeği kabul
etmenin zorluğu ağırdır. Cypherin
davranışı aydınlanmış ama belli bir enerji
seviyesine sabitlenememiş insanın, hak
etmeden geldiği bir bilinç seviyesinde
uzun süre kalmasının mümkün olmadığı, acı
ve zorluk algılaması nedeniyle geri
dönüşün kaçınılmazlığı mantığını anlatır..
Dürüstlük ve gerçeği tecrübe etmek için
illizyon ortamından ve maddenin
şehvani cazibesinden vazgeçerken, seçimin
kendiğinden olması ve belli bir
birikimin sonucu gerçekleşmesi çok
önemlidir. Yoksa yükselişin her anında
şeçimini eski realiteye dönmek için
kullanmak ve lacivert hapı alarak, bütün
bilincini silererek hiçbir şey olmamış
gibi yatağında uyanmak mümkündür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder